Kurumlar Vergisinde Vergi Planlaması
Kurumlar Vergisinde Vergi Planlaması
Kıymetli okurlar, kurumlar vergisinde vergi planlamasında vergisel ödevler tam ve zamanında yerine getirilmekte, vergiyi doğuran olayı ortaya çıkaracak ekonomik faaliyetlerden kaçınılmamakta, ekonomik faaliyetlerin en düşük vergi yükümlülüğü yaratacak kanuni yolları arasında tercih yapılmaktadır.Vergi planlaması stratejileri ekonomik faaliyet gerçekleşmeden önce planlanmakta, vergiyi doğuran olayı, faaliyet sonucuna göre çıkmakta ve oluşan kârın vergilendirilmesinde yükümlülükler tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmektedir. Dolayısıyla vergi planlamasıyla hem ülke ekonomisine katkı sağlayacak bir ekonomik işlem söz konusu olmakta, hemde vergi gelirlerinde bir artış sağlanmaktadır. Başarılı bir vergi planında vergi yükünün kanuni yollarla düşürülmesi söz konusu olmakta, mükelleflerin yükünü ağırlaştıracak cezalı tahriyatlara kesinlikle yer verilmemektedir. Kurumlar vergisinde vergi planlaması yöntemleri şunlardır. Kurumlar Vergisinde Vergi Planlaması.
1-İşletmelerin Kuruluş Yeri Seçiminde Vergi Planlaması1
Kurumlar vergisinde uygulanmak üzere mükelleflere kuruluş yerinin seçimi konusunda üç farklı kurum bulunmaktadır. Bunlardan biri, serbest bölgelerde yatırım tercihi belirleyen mükelleflere sağlanan, bu bölgelerde elde edilen kazançların vergiye tabi tutulmamasıdır. İkincisi, teknolojik geliştirme bölgesinin yönetimi ve işletmesinden sorumlu şirketlerin bu kanun kapsamında elde ettikleri kazançlarının ve bölgede faaliyet gösteren gelir ve kurular vergisi mükelleflerinin, özellikle bölgedeki yazılım ve AR-GE faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlarının vergiye tabi tutulmamasıdır.Üçüncüsü, indirimli vergi uygulamasıdır. Bu uygulamada genel olarak kuruluş yerinin belirlenmesi ile yatırımcıya, yapacağı yatırımın türüne bağlı olarak devlet katkısı sağlanmaktadır. Ancak indirimli oran uygulamasının bir takım esasları söz konusudur. Öncelikle yatırımın teşvik belgesine bağlanmış olması gerekmektedir.
2-İşletmelerin Sermaye Yapısının Belirlenmesinde Vergi Planlaması
Özkaynak ve dışarıdan borçlanma yoluyla oluşturulan sermaye yapısının birbirinden farklı sonuçları bulunmaktadır. İşletmelerin dışarıdan borçlanarak sermaye temin etmeleri durumunda sermayenin maliyet giderlerini vergi matrahlarından indirmelerine izin verilmekteyken; özkaynaktan borçlanılması durumunda bu yolun bir aracı olan hisse senedi ve tahvil çıkarmak hem maliyetli hem de vergisel açıdan dezavantajlıdır. Yabancı kaynak kullanarak borçlanmanın, aşırı borçlanma ve yetersiz sermaye olarak ortaya çıkan iki sonucu ise, vergi sisteminde kötüye kullanılmaktadır.
3-Gider ve İndirimlerin Vergi Planlaması Aracı Olarak Kullanılması
Giderleştirme kurumu vergi yükünü düşürmek için önemli bir kurumdur. Ancak vergi planlaması aracı olarak giderleştirmeden yararlanırken mutlaka kanunlarda yer aldığı ve gösterildiği şekilde hareket edilmelidir. Kanunen kabul edilmeyen giderlerin vergi yükünü düşürmek amacıyla yanlış şekilde uygulanması, vergi planlaması olmayıp agresif vergi planlamasıdır. Bu durum, vergi mükelleflerinin bir yaptırım ile karşı karşıya kalmasını gerektirmektedir. Vergi planlamasını benzerlerinden ayıran en önemli özelliği, cezai yaptırımla sonuçlanan uygulamalara yer vermemesidir.
4-Amortisman Ayırma Yoluyla Vergi Planlaması
Bir işletmenin herhangi bir duran varlık satın alırken önem verdiği konular arasında uygulanacak amortisman yöntemi gelmektedir. Amortisman uygulaması sadece vergilendirilebilir kazançtan indirim konusu yapılacak bir yük olarak görülmemelidir.Bununla birlikte amortismanların nakit akışlarını etkilemede ekonomik faydası olmayan varlıkların değiştirilmesinde, işletmeye ilave üretim sağlanmasında ve alternatif yatırım önerilerinin dışında en iyi yatırımların seçilmesi gibi farklı yönetim kararları için yeterli içsel kaynakların oluşturulmasında bir vergisel teşvik önlemi özelliği bulunmaktadır. Amortisman, kaydedildiği dönemde dışarıya değer çıkışı gerektirmeyen bir giderdir. Bir fon hesabında toplanan bu giderler, ancak yeni bir duran varlık satın alınmasında kullanılmaktadır. Bu yönüyle amortismanların işletmenin yıllık akış miktarının vergi ve amortismanlar sonrası oluşan yıllık işletme karının belirlenmesinde etkisi bulunmaktadır. Ayrılan amortisman tutarın, işletmenin yıllık nakti sermaye miktarını belirleyici bir role sahiptir. Vergi Usul Kanunu’nda belirtildiği şekliyle amortisman yöntemleri şunlardır.
-Normal amortisman
-Azalan bakiyeler usulü ile amortisman
-Fevkalade amortisman
-Madenlerde amortisman
Bu ertelenen vergi varlığı özellikle de azalan bakiyeler yöntemi ile amortisman ayıran ancak amortisman ayırma döneminin son yıllarda normal amortisman yöntemine geçen mükelleflerde bir vergi avantajına dönüşmektedir.
5-Şirket Yeniden Yapılanmalarında Vergi Planlaması
Şirketlerin yeniden yapılanmalarında; sermaye yapılanmalarında, sermaye yapılarında, ortaklıklarında, yönetimlerinde yeni bir durum ortaya çıkmakta olup yeniden yapılanma üç şekilde gerçekleşmektedir. Bunlar birleşme, bölünme ve tür değiştirme olarak Türk Ticaret Kanun’uda düzenlenmiştir. Şirket devir almalarının dışında şirketlerin hukuki varlıklarını sona erdirmeden mali durumlarını iyileştirmenin yolu, şirket satın almalarıdır. Satın almaların, şirket devirlerinden farkı, alıcı şirketleri kaldıraçlı satın olarak bilinen ve borçlanmanın maliyeti olan faizi matrahtan indirerek vergi avantajı sağlamalarına sebep olan satın almalara sevk etmektir. Sağlanan vergisel avantajların, şirket birleşme ve satın almalarını cazip hale getiren bir rolünün olduğu görülmektedir.
Sitemizi sosyal medya hesaplarınızda paylaştığınız için teşekkür ederiz.